

SEVİLMEYE DEĞER OLDUĞUNUZU KANITLAMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ
Ulaşılamaz kişilerin peşinden koşmanın ardında, öz değerle ilgili derin bir inanç yatabilir:
“Eğer bu mesafeli, ilgisiz kişi beni severse… belki o zaman yeterli olurum.”
Bu farkında olmadan gelişmiş bir düşüncedir. Eğer çocuklukta sevgi, hak edilen bir ödül gibi gösterildiyse -yani sevgi için “iyi çocuk” olmak, başarılı olmak, çabalamak gerekiyorsa- o zaman yetişkinlikte de benzer ilişkilerde kendinizi bulabilirsiniz.
2020’de Journal of Personality and Social Psychology dergisinde yayımlanan geniş çaplı bir analiz, özsaygı ile sosyal ilişkiler arasında güçlü bir geri besleme döngüsü olduğunu ortaya koydu. Yani kendimiz hakkında ne hissettiğimiz, kurduğumuz ilişkileri etkiliyor. Kurduğumuz ilişkiler de özsaygımızı pekiştiriyor ya da zedeliyor.
Bu da zamanla kendi kendini sabote eden bir döngüye dönüşebiliyor. Sürekli ihmal edildiğimiz, seçilmediğimiz ilişkiler içinde olmak, bilinçsizce bile olsa “sevilmeyi hak etmiyorum” inancını pekiştiriyor.
Kaynak: NTV