Boğaziçi’ndeki Cinayet Kayyum Rejiminin Sonucudur!

Boğaziçi Üniversitesi’nde 15 yaşındaki bir kız çocuğumuz, kampüsün ortasında vahşice katledilmiştir. Failin çok sayıda suç kaydı bulunmasına rağmen aramızda bulunması ve silahla kampüse girebilmesi, liyakatsiz siyasi iktidar ve kayyum yönetiminin yarattığı güvenlik ve denetim zafiyetini tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur.

Mezunların, akademisyenlerin ve öğrencilerin rahatça giremediği kampüse bir katil silahla nasıl girebilmektedir? Kayyum yönetimi bunun hesabını vermelidir.

<!–

Gözden kaçırmayın

–>

2025-YKS Şampiyonlarının Tercihi Mühendislik ve Hukuk Programları Oldu

2025-YKS Şampiyonlarının Tercihi Mühendislik ve Hukuk Programları Oldu

İçeriği Görüntüle

Yıllardır bilimsel üretimin ve özgür düşüncesinin simgesi olan Boğaziçi Üniversitesi, kayyum atamasıyla akademiden, öğrenciden ve özgür tartışma ortamından koparılmış; yerine yasakların, baskının ve keyfiliğin hüküm sürdüğü bir düzen kurulmuştur.

Üstelik hayatını kaybeden kızımızın çocuk işçi olması, yaşanan trajedinin toplumsal boyutunu daha görünür kılmaktadır. Kayyum yönetimi, üniversiteyi bilimin ve özgür düşüncenin mekânı olmaktan çıkararak, sermayenin kar hırsına teslim etmiştir. Boğaziçi’nde karşımıza çıkan manzara; çocuk emeğinin üniversite kampüslerinde dahi sömürülmesine göz yuman, toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren ve en temel insani hakları hiçe sayan bir düzenin ürünüdür. Kampüsünü sermayeye açarak, çocuk işçilerin çalıştırılmasına göz yuman bir anlayışın üniversite yönetiminde bulunması, başlı başına kabul edilemez bir durumdur.

Bu cinayet, bireysel bir suç olarak görülemez. Kayyum politikalarıyla üniversitelerden bilimi ve özgür düşünceyi tasfiye eden, liyakatsiz atamalarla kurumsal yapıyı çürüten, kadınları ve çocukları korumaktan aciz kalan bu düzenin doğrudan sonucudur. Boğaziçi’nde yaşanan vahşet; kayyumların yarattığı baskı ikliminin, sermaye çıkarları uğruna üniversitelerin talan edilmesinin ve kamusal sorumlulukların ortadan kaldırılmasının çarpıcı göstergesidir. Bilimin ve özgür düşüncenin yok sayıldığı yerde şiddet sıradanlaşmaktadır.

Eğitim-İş olarak bir kez daha haykırıyoruz:
Üniversiteler kayyumların değil; bilimin ve özgür düşüncenin yeri olmalıdır!
Akademik özerklik ve bilimsel üretim boğulduğunda çürüyen yalnızca üniversiteler değil, bütün toplumdur.

Sendika HaberleriŞube HaberleriBilgi-Belge-TalepDayanışmaHukuk HaberleriEğitim Haberleri

Related Posts

İstanbul Aydın Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı Açılış Töreni
  • Ekim 29, 2025

Yusuf Tekin @Yusuf__Tekin İstanbul İstanbul Aydın Üniversitesi yeni akademik yıl açılış törenine katıldık. Üniversitelerimiz, sürdürülebilir kalkınma hedeflerimiz doğrultusunda yenilikçi yaklaşımlar sunan, yenilikçi araştırmaları yaygınlaştıran ve insanlığa faydalı bireyler yetiştiren güzide…

Okumaya Devam Et
Başarı Burs Programı Başvuruları
  • Ekim 29, 2025

Türkiye’de eğitim alan, halihazırda Türkiye’de bulunan ve kendi imkanlarıyla yükseköğrenim gören, aşağıda belirtilen şartları taşıyan kısıtlı sayıda uluslararası öğrenciye Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından Başarı Bursu verilecektir. Başarı…

Okumaya Devam Et

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir