

Tam 40 yıl önce, 1 Eylül sabahının erken saatlerinde Atlantik Okyanusu’nun derinliklerinden gelen siyah-beyaz görüntüler, dünyayı değiştirecek bir keşfin habercisiydi.
Araştırma gemisi Knorr’un ekranlarına yansıyan metal bir silindir, kısa sürede “dünyanın en ünlü batığı” Titanic’in izine dönüştü.
“TULUMU PİJAMANIN ÜSTÜNE GEÇİRDİM”
Keşif ekibinin başındaki bilim insanı Bob Ballard, o anları CNN’e, “Gemi kazanına benzeyen nesneyi görünce hemen uyandırıldım. Cümleyi bile bitirmeden fırladım. Pijamamın üstüne uçuş tulumunu giydim ve günlerce çıkarmadım.” ifadeleriyle anlattı.
Kısa süre içinde ekibin gördüğü nesnenin Titanic’in kazanı olduğu anlaşıldı. 1912’de ilk seferinde batan, “asla batmaz” denilen bu dev yolcu gemisinin enkazına 73 yıl sonra ulaşılmıştı.
BİR KEŞFİN ARDINDAKİ SIR: SOĞUK SAVAŞ
Ballard’ın Titanic seferi aslında göründüğünden fazlasını barındırıyordu.
BD Donanması, 1960’larda batan iki nükleer denizaltıyı (USS Thresher ve USS Scorpion) incelemek istiyordu. Ballard’ın geliştirdiği derin deniz görüntüleme sistemi Argo, bu görev için desteklendi.
Titanic arayışı ise aslında gizli askeri operasyonun üstünü örten bir “örtbas hikayesiydi.”
Ballard, “Titanic arayışı aslında gizli bir görevdi. Sovyetler’in denizaltıların yerini bilmesini istemiyorduk” dedi.
ENKAZ ALANI İPUCU OLDU
Ballard’ın asıl başarısı, geminin kendisini aramaktan vazgeçip enkaz alanını takip etme stratejisi geliştirmesi oldu.
Daha önce incelediği bir denizaltının dağınık enkazından yola çıkarak, Titanic’in de benzer şekilde kilometrelerce uzunlukta bir iz bırakmış olacağını düşündü. Bu sayede hedefe ulaştı.
Ballard, Alvin adlı insanlı denizaltıyla enkazı bizzat ziyaret eden ilk kişi oldu. Orada oyuncak bebekler, açılmamış şampanya şişeleri ve gümüş takımlar gördü; ancak hiç insan kalıntısına rastlamadı.
Kaynak: NTV