
Güney Afrikalı bir papazın rüyasıyla başlayan ‘Rapture’ kehaneti TikTok’u sardı. Dünyanın sonu iddiası nasıl yayıldı, tepkiler ne oldu?
TikTok’ta yayılan yeni bir akım, bazı kullanıcılar arasında dünyanın sonuna yaklaşıldığına dair tartışma başlattı.
Her şey, Güney Afrikalı bir papazın gördüğünü iddia ettiği bir rüyayla alevlendi ve #Rapture etiketiyle yüz binlerce insana ulaştı.
Metro.co.uk’un aktardığına göre Güney Afrikalı Pastör Joshua Mhlakela, katıldığı televizyon programında İsa’yı rüyasında gördüğünü anlattı. Mhlakela’nın iddiasına göre İsa, Yahudi takviminin yeni yılı olan Roş Aşana’da, yani 23 veya 24 Eylül 2025’te Yeryüzü’ne dönecekti.
Söz konusu iddia, sosyal medyada “kıyamet günü” olarak yorumlandı ve hızla yayıldı.
Fakat türden kehanetler yeni değil. Geçmişte, Maya takviminin 2012’de aniden sona ermesi de benzer bir “dünyanın sonu” söylentisine yol açmıştı.
Ancak bu kez, iddianın yayılma hızı ve ulaştığı kitle, sosyal medyanın gücünü bir kez daha gösterdi.
PEKİ ‘RAPTURE’ NE ANLAMA GELİYOR?
Tartışmaların merkezindeki “Rapture” kavramı, özellikle ABD merkezli Evanjelik Hristiyanlık inancıyla ilişkilendiriliyor. Bu inanca göre, İsa’nın ikinci gelişinde takipçileri göğe yükselecek, inanmayanlar ise dünyada kalacak.Havari Pavlus’un Tesalonikalılara yazdığı mektupta geçen, İsa döndüğünde “yaşayanlar olarak hayatta kalanların da onunla birlikte göğe yükselecek.

TIKTOK İKİYE BÖLÜNDÜ
Pastör Mhlakela’nın kehaneti, TikTok’ta 300 binden fazla paylaşıma konu oldu. Platformda #raptureready etiketi popülerleşirken, kullanıcılar belirgin bir şekilde ikiye ayrıldı.
BBC’ye göre bir grup, papazın iddialarını kutsal kitaptan referanslarla destekleyen videolar paylaştı. Hatta bazıları, kıyametin yaklaştığına inanarak eşyalarını başkalarına dağıtan insanların hikayelerini anlattı. Belirlenen tarihlerde “Rapture” anını beklerken kendilerini kayda alanlar bile oldu.
Diğer grup ise konuya tamamen mizahi bir dille yaklaştı. Rapture’a inanmayan kullanıcılar, süreci tiye alan videolarla akıma dahil oldu. Bazıları ise İncil’de böyle bir kavramın geçmediğini ve İsa’nın geliş tarihinin önceden bilinemeyeceğini savunan içerikler paylaştı
KEHANET TUTMADI AMA BİLİM UYARIYOR
TikTok’taki “Rapture” kehaneti herhangi bir olay yaşanmadan gelip geçerken, bilim insanları, insanlığın sonunu getirebilecek gerçek tehditlerin çok daha somut ve büyük ölçüde kendi eserimiz olduğu konusunda uyarıyor.
Daily Mail gazetesine konuşan Cambridge Üniversitesi Varoluşsal Risk Araştırma Merkezinden Dr. Thomas Moynihan’a göre bu modern “yok oluş” fikri, Rapture gibi dini anlatılardan çok daha farklı ve karanlık bir tablo çiziyor.
Soğuk Savaş döneminde zirveye ulaşan nükleer savaş tehdidi, uzmanlara göre bugün yeniden tırmanışta. Dünya genelinde dokuz ülkenin elinde 12 binden fazla nükleer savaş başlığı bulunuyor.
Fakat asıl tehlike, bu silahların topyekûn kullanılmasından ziyade, sınırlı bir çatışmanın bile tetikleyebileceği “nükleer kış” senaryosu.
Modern iklim modellemeleri, sadece bölgesel bir nükleer savaşın bile atmosfere devasa miktarda atık yayacağını, güneş ışığını keserek gezegeni binlerce yıl sürebilecek “ufak çaplı bir nükleer buzul çağına” sokacağını gösteriyor. Böyle bir durumda küresel tarım çöker ve milyarlarca insan açlıkla yüzleşecek.
Bir diğer büyük tehdit ise laboratuvarda genetik mühendisliğiyle tasarlanmış biyolojik silahlar.
Uzmanlar, doğal yollarla ortaya çıkan salgınların insanlığı yok etme ihtimalinin düşük olduğunu, ancak doğada benzeri görülmemiş özelliklere sahip, kasıtlı olarak tasarlanmış bir patojenin kontrolden çıkmasının çok daha yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor.

EN BÜYÜK TEHLİKE: KONTROLDEN ÇIKAN YAPAY ZEKA
Ancak pek çok uzmana göre en yakın ve en öngörülemez tehdit, yapay zeka. Buradaki temel endişe, insan zekasını aşan bir “süper zekanın” ortaya çıkması ve hedeflerinin insanlığın çıkarlarıyla örtüşmemesi.
“Uyumsuz” olarak adlandırılan böyle bir yapay zekanın illa insanlığa düşman olması gerekmiyor. Dr. Moynihan’a göre, kendi hedeflerine ulaşmak için insanlığı bir engel olarak görürse veya kaynakları daha verimli kullanabileceğini düşünürse, bizim hayal bile edemeyeceğimiz yöntemlerle tüm yaşamı ortadan kaldırabilir.
İklim değişikliği ise doğrudan bir yok oluş sebebi olmaktan ziyade, diğer riskleri tetikleyen bir faktör olarak görülüyor.
Gıda ve su kıtlığına yol açarak toplumsal çöküşleri ve çatışmaları körükleyebilir, bu da nükleer savaş gibi felaketlerin fitilini ateşleyebilir.
Kaynak: NTV