Çin’in İran sınavı ve jeopolitik denge arayışı
/
Dr. Hüseyin Korkmaz, İran ve İsrail arasındaki krizde Çin’in diplomatik ve stratejik pozisyonunu ise şu şekilde değerlendirdi:
Çin’in Orta Doğu politikası: Enerji, ticaret, denge ve itidal
/
Çin’in Orta Doğu politikası enerji güvenliği ve kalkınma merkezli bir hat üzerinden ilerliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) İsrail’in güvenliğini ön planda tuttuğu yaklaşımın aksine Çin, bölgede ticaret üzerinden ilişkiler geliştirmeyi önceleyen bir tutuma sahip. Özetle Pekin, Orta Doğu’da ABD’den sonra dengeleyici bir aktör olmanın peşinde. Bu noktada, Pekin’in çatışma bölgelerinde düşük profil, düşük risk anlayışı çerçevesinde askeri angajmana girmediğini de not etmek gerekiyor.Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Fu Cong, İran-İsrail çatışmalarının başlamasından hemen sonra İsrail’i kınadı. Pekin, saldırıların olası “ciddi sonuçları” konusunda uyarıda bulunarak İran’ın egemenliği, güvenliği ve toprak bütünlüğünün ihlal edilmesine karşı çıktı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ise Çin’in “durumu yatıştırmak için yapıcı bir rol oynayabileceğini” duyurdu.Çin, bu saldırının petrol arzını ve küresel enerji piyasalarını etkilemesinden ciddi şekilde endişeleniyor. Çin’in İran’dan petrol alımının Tahran’ın uğradığı yaptırımlara rağmen yılda 50 milyar doları aştığı tahmin ediliyor. İran ile yaptığı 25 yıllık stratejik işbirliği anlaşmasına bağlı kalmak adına daha dikkatli davranmaya çalışan Çin açısından İran gerek BRICS gerekse ŞİÖ’de birer ortak ve stratejik bir dost. Ancak Çin, Orta Doğu politikasını dikkatli bir şekilde sürdürebilmesi için temkini de elden bırakmaması gereken riskli bir siyasal aktör.