Kalbimizdeki boşluğa birini mi arıyoruz? Yoksa gerçekten seviyor muyuz?

Hiç, bir ilişkinin içindeyken kendinizi tanıyamaz bir hale geldiniz mi? Çok kez ”Ben ne yapıyorum, bunu hiç sevmiyorum ama sanki yapmalıyım” gibi düşünceler içinde gezindiniz mi? Bu soruların cevapları ne yazık ki ‘’Evet’’ olabiliyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri de bireyin kendiyle kurduğu teması kaybetmesi. Duygusal olarak ‘’boş’’ veya ‘’eksik’’ hissetmesi…

DUYGUSAL BOŞLUK NEDİR?

Duygusal boşluk; kayıp sonucu yaşanan, tamamlanamayan yas ile oluşabileceği gibi bir kayıp gerektirmeksizin, bireyin kendiyle temas kuramaması ya da bunu hiç öğrenememesi nedeniyle de oluşabilir.

Duygusal boşlukta birey, derin bir anlamsızlık yaşar. Neyi neden yaptığını bilemez ya da bir şey yapmak istemeyebilir. Çünkü yaptığı hiçbir eylem, ona bir doyum sağlayamaz. Dış çevresindeki insanlardan bağımsız, derinlerden bir yalnızlık duyar. Kendiyle temas kuramadığı gibi çevresiyle de temas kurmakta zorlanır. ‘’Ne anlamı var ki?’’ diye düşünür. Hayatında bir şeye ihtiyacı olduğunu düşünüp durur. Sanki bir yapboz yapıyordur ve o yapbozun bir parçası eksiktir. Birey, çoğunlukla böyle anlarda, tanıştığı ‘’o’’ kişiyle tamamlandığını, yıllardır aradığı kişinin o olduğunu ve aşık olduğunu sanar.

DUYGUSAL BOŞLUKLA YAŞANAN İLİŞKİLERİN VE GERÇEK SEVGİYLE YAŞANAN İLİŞKİLERİN FARKI NEDİR?

Sevgi, bireyin içinde var olan bir duygudur. Yani sevgi eylemi, içten dışa doğru gerçekleşir. Birey, hayatını bir şey ihtiyacıyla sürdürmez. Eksik hissetmez ve bir arayışta değildir. Ancak geleni, sevebilme kapasitesine sahip olduğu için bir ‘’eşlikçi’’ olarak kabul edebilir. Duygusal boşlukta ise bu durum tam tersidir. ‘’eşlikçi’’ değil; ‘’tamamlayıcı’’ kabul edilir.

Sevgi, keyfi de içerir. Birey, zaten hali hazırda keyif alarak yaptığı şeyleri sevdiği kişiyle paylaştığında, yapılanların yanında eşlikçisinin varlığından da keyif alır. Bu noktada bir şey yapmaya da gerek yoktur. Sevilen kişinin varlığı da bir mutluluk sebebidir. Ancak duygusal boşlukta olan birey, bir ‘’kurtarıcı’’ beklentisiyle karşı tarafa karşı fazlasıyla bir beklenti içinde olabilir. Onun varlığı tek başına yeterli olmaz.

Sevgiyle kurulan ilişkiler, merak duygusunu ve keşfi de beraberinde getirir. İki taraf da birbirini daha yakından tanımak, zamanla keşfetmek ister. Ancak duygusal boşluk ilişkilerinde meraktan çok bir ‘’alma isteği’’ vardır.

Sevgi, özlem duygusunu beraberinde getirirken; duygusal boşlukla kurulan ilişkiler, yalnızlık korkusunu beraberinde getirir. Öyle ki birey, karşı tarafa öylesine bağlanır ki yokluğunda boşluk hissini daha yoğun hissedebilir.

Özetlemek gerekirse; ihtiyaç odaklı, duygusal boşlukla kurulan ilişkiler zamanla bireyi dışarıya bağımlı ve çaresiz hissettir. Birey, bu ilişkileri sürdürülebilmek uğruna kendinden bile vazgeçebilir. Ancak sevgiyle kurulan ilişkiler, her iki tarafın da hayatını besler; hatta bireyler kendileriyle daha yakından temas haline geçerek büyür.

Hayatlarınızda benzer ilişki dinamiklerini sıkça deneyimliyor, sonrasında kendinizden daha da uzaklaştığınızı fark edip yıpranıyorsanız, bir dış kaynak arayışındansa kendi benliğinize doğru bir yolculuk yapmak, dinamiklerinizi keşfetmek, kendinizle sevgi dolu ve güvenli bir bağ kurmak ya da bu bağı güçlendirmek bir seçenek olabilir!

Unutmayın; içerden gelen sevgi, dışarıya yansır. Bu nedenle siz kendinizle ne kadar bağlantıda olursanız, dışarıyla da sevgi dolu ve güvenli bağlar kurma ihtimaliniz artar.

Kaynak: NTV

Related Posts

Gaziantep’te 50 yıldır baba mesleğini sürdürüyor: ”Türkiye’de ve dünyada büyük çığır açtık”
  • Haziran 29, 2025

Çocuk yaşlarda çalgı yapım işine merak salan ve henüz 5 yaşındayken babasının iş yerine gidip gelen ve ilkokula başladıktan sonra kentin tanınan ustalarından olan babasının yanında mesleğe ilk adımını atan…

Okumaya Devam Et
Heyecanlandıran araştırma: Popüler takviye, Alzheimer riskini azaltabilir
  • Haziran 29, 2025

TikTok’ta sağlık üzerine içerikler üreten Dr. Baibing Cheng, “Kreatin Alzheimer için yeni mucizevi ilaç mı?” sorusunu gündeme getirerek, yapılan güncel bir bilimsel çalışmaya değindi. Uzman isim, “Küçük çaplı bir pilot…

Okumaya Devam Et

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir