

Birleşmiş Milletler‘in 80’inci genel kurulu öncesi düzenlenen konferans, Filistin‘in devlet kurma hakkının tanımasıyla tarihe geçti.
Filistinliler için önemli bir kazanım olan bu gelişme, İsrail‘i ise hiç olmadığı kadar öfkelendirdi. İsrail basınından Ynet News’e göre BM’de Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetine “sarı kart” gösterildi. İsrail hala ABD Başkanı Donald Trump’ın desteğini alıyor, ancak son adımlara nasıl tepki vereceği konusunda zorlu seçimlerle karşı karşıya.
Ynet’in analizine göre konferansın sonunda İsrail önemli bir darbe aldı. Bir zamanlar Hamas’ın zulmü” iddiasıyla kurban olarak görülen İsrail’in şimdi 153 ülkenin Filistin’in bağımsızlığını tanımasıyla köşeye sıkışmış durumda olduğu belirtildi.
Yazıda, “On yıllardır bu tür bir tanınmayı önlemek için gösterilen çabalar boşa düştü ve yeni bir diplomatik gerçeklik ortaya çıktı. Bu hafta BM Genel Kurulu’nda açıkça görüldü: İsrail dünya sahnesinde yeni bir dip noktaya ulaştı” denildi.
Eskiden tanımanın çoğunlukla Arap ve bağlantısız devletlerden geldiği ancak bu kez liberal demokrasilerce yapıldığı belirtilerek, “Fransa, İngiltere, Kanada, Avustralya, İspanya ve diğerleri öncülük etti. Bu aynı görüşteki devletler, sembolik ve ahlaki ağırlığa sahip ve İsrail artık Finlandiya, Japonya ve Güney Kore gibi hala direnen az sayıdaki demokrasinin de sonunda bu gruba katılacağını bekliyor” ifadeleri kullanıldı.
KATAR SALDIRISININ SONUÇLARI
Analizde, İsrail’in diplomatik başarısızlıkları arasında Katar saldırısı ve buna bağlı olarak Suudi Arabistan’la ilişkiler de gösterildi: “Bir zamanlar İsrail ve Trump tarafından Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için kilit rol oynayan bir ülke olarak övülen Riyad, bunun yerine İsrail’i izole edecek şekilde Körfez ortaklarıyla ittifak kurmaya yöneldi.”
Katar’ın, BM’ye sert tepki göstererek, İsrail’in eylemlerini “devlet terörizmi” olarak kınadığı hatırlatıldı.
Diğer yandan tanınma dalgasının ardından, dünya güçleri İsrail’e Batı Şeria’nın bazı bölgelerini ilhak ederek misilleme yapmaması konusunda uyarıda bulunuyor. Bu tür adımların kasıtlı bir provokasyon olarak görüleceğini ve sadece kınamalarla kalmayıp Güvenlik Konseyi’nin harekete geçmesine ve hatta ilişkilerin kesilmesine yol açabileceğini belirtiyorlar.
“ABD’NİN DESTEĞİ GÜÇLÜ AMA GARANTİ DEĞİL”
Trump’ın İsrail’e desteği ise hala güçlü. BM’de, tanıma girişimlerini “Hamas’a ödül” olarak kınayan Trump, barışın rehinelerin derhal serbest bırakılmasıyla başlaması gerektiğini söyledi.
Ancak onun desteği garanti olmadığını belirten Ynet News, şunları kaydetti: “Trump’ın öngörülemezliği ve ekonomik çıkarlara duyarlılığı göz önüne alındığında, İsrail tüm kozlarını Trump yönetimine yatırmayı göze alamaz. İsrail’in acil görevi, izolasyonun derinleşmesi riskini azaltmak için ABD’nin desteğiyle Gazze savaşını hızlı ve kararlı bir şekilde sona erdirmek. Uzun süren çatışmalar, boykotlar, protestolar, yurtdışında yasal işlemler ve dünya çapında antisemitik olaylar tehdidini artırıyor.”
“MACRON’UN ALKIŞLANMASI İSRAİL İÇİN AŞAĞILANMA”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Filistin elçisinin New York’ta alkışlanmasının İsrail’in bölge için alternatif bir vizyon sunamaması nedeniyle daha da büyüyen diplomatik bir aşağılanma olduğu da belirtildi.
Yazıda şu ifadelere yer verildi: “Netanyahu, Trump ile görüşene kadar resmi yanıtını erteledi ve Washington’un belirleyici rolünü vurguladı. Bu olay, İsrail’in Amerikan destekçisine olan bağımlılığının giderek arttığını ortaya koyuyor. ABD’nin onayı olmadan, Netanyahu’nun koalisyonunun bu konuyu gündeme getirmesine rağmen ilhakın gerçekleşmesi olası görünmüyor.”
Kaynak: NTV