Bilge adama sormuşlar; “Dünyanın en zor mesleği nedir?”
Şöyle cevap vermiş; “Bir işin nasıl yapıldığını bilirken, başkalarının nasıl yapamadığını oturup seyretmek zorunda kalmaktır.”
Bilge adama yine sormuşlar; “En az yorulacağımız meslek hangisidir?”
Şöyle cevap vermiş; “Öyle bir meslek yoktur. En çok hangi mesleği seviyorsanız o, en az yorulacağınız meslek olacaktır.”
Geçtiğimiz hafta; Berna Laçin, bir dizide fakir kız karakterini canlandıran Hilal Altınbilek için; “En bariz estetikli birine, mahallenin fakir kızı rolünü vermek kimin fikriydi acaba?” yorumunda bulundu.
Berna Laçin
GÖNDERMEDE BULUNDU
Berna Laçin, bu sözleriyle oyuncular arasında yaşanacak kıyasıya bir tartışmanın fitilini ateşledi. Dilan Çiçek Deniz, katıldığı bir etkinlikte, bu konuda ne düşündüğüyle ilgili olarak sorulan soruya; “Herkesin, her konu hakkında çok fazla fikri var. Bazı şeylerin söylenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Oyunculuk o kadar kutsal bir meslek değil. Doktorluk, öğretmenlik gibi kutsal mesleklerimiz var” şeklinde cevap vererek Laçin’e göndermede bulundu.
Bunun üzerine oyuncular arasında; “Oyunculuk, kutsal bir meslektir”, “Oyunculuk, kutsal bir meslek değildir” tartışması yaşandı.
Dilan Çiçek Deniz
Hangi oyuncuların mesleklerine kutsiyet yüklediği, hangi oyuncuların mesleklerine yüklenen kutsiyeti abartılı bulduğunu yazının devamında okuyacaksınız. Ondan önce toplumun genelinde ‘Kutsal meslek’ olarak nitelendiren meslekler olan sağlık, güvenlik ve eğitim – öğretim mesleklerinde çalışanlara göz atalım. Zira bu meslekler, topumun geneli tarafından kutsal meslek olarak kabul ediliyor.
İnsanlarla bire bir ve yoğun iletişim halinde olunan mesleklerde empati kurmanın, zorlu durumlarla başa çıkmanın ve tükenmişlikle mücadele etmenin getirdiği duygusal yıpranma kaçınılmaz.
Şüphesiz her bir meslek, toplumun işleyişinde hayati bir rol üstleniyor. Ülkeyi yönetenlerin, sağlık çalışanlarının ve emniyet görevlilerinin alacakları hayati kararlar, öğretmenlerin ise geleceği en iyi şekilde hazırlama adına yüklendikleri sorumluluğunu göz önünde bulunduracak olursak hata yapmalarının nelere mâl olacağı aşikâr…
İtfaiyecilerin, girdiği hayati riske, gördükleri karşısında neler hissettiklerine ne demeli? Örneğin Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Oteli’nde çıkan yangın sonrasında aralarında çocukların da olduğu hayatlarını kaybedenlerin bedenlerini oradan çıkaran itfaiye görevlilerin iç dünyasında neler yaşadıklarını tahayyül edebilir miyiz?
Peki iş kazasına uğrama oranı bir hayli yüksek olan, yerin yüzlerce metre altında gün ışığı görmeden çalışan madencilerle empati kurmamız ne kadar mümkün olabilir?
Bir avukatın, suçlu olduğuna inanmasına rağmen müvekkilini savunarak yaşadığı psikolojik baskı, uğradığı toplumsal linç nedeniyle kaç geceyi uykusuz geçirdiğini bilebilir miyiz? Bunun son örneğini; 3 gün önce gördük.
Grand Kartal Otel’de 78 kişinin hayatını kaybettiği yangında sanık Kadir Özdemir’in avukatı Serbülent Baykan, duruşmada; ”Müvekkilim için beraat talebim ve tahliye talebim yoktur. Bu, bir katliamdır. Bolu davasında kast, taksir vs. tartışılmaz. Bunlar bizim önümüze atılmış yemdir. ‘Kasten adam öldürmedir’ tartışmasız. Benim müvekkilim geri zekâlı ifadelerini kullanarak vicdanıyla görevi arasında nasıl sıkıştığını gözler önüne serdi.
Aynı şekilde, vicdanıyla kanunların boşlukları arasında oluşan psikolojik girdaba sürüklenen hâkimleri de defalarca gördük.
Konu, ‘Kutsal meslek’ tartışmasının başlamasına neden olan oyunculuk mesleğinin zorluklarına gelirse; hemen hemen her oyuncunun bu konudaki en büyük çıkış noktası, filmlerinin ve dizilerinin izlenmeme, bir yapımın bitmesinden sonra yeni bir yapımda rol alamama riskinin yoğun baskı oluşturduğu olacaktır. Bu baskı, mesleklerine kutsiyet yüklemeyeceğine göre geriye şöhretin verdiği örnek olma misyonları kalır. Böyle bir misyona sahip olup – olmadıkları oldum olası tartışma konusu olmuştur. Ki birçok oyuncu böyle bir misyona sahip olmadıklarını çeşitli zamanlarda dile getirdi. O halde oyunculuk, kutsal bir meslek midir?
Eğer ille de kutsiyet yüklenecekse bu, mesleklerin zorluğu açısından değil, hayati ölçüde sorumluluk yüklü olması ve toplumun sağlıklı bir şekilde devam etmesinde oynadıkları rol açısından değerlendirilmeli. Zira, kolay iş yoktur. Olsaydı zaten onu iş olarak değil hobi olarak tanımlardık. Bu bağlamda kanımca; itfaiyeciler, hukukçular ve yaşamımız kolaylaştırmanın peşindeki bilim insanlarının meslekleri de kutsaldır.
Peki toplumun genelinin kutsal olarak tanımladığı meslekleri, kaç kişi icra ediyor?
Yaklaşık 400 bin askeri personelin de güvenliğimizi sağladığını göz önünde bulunduracak olursak, emniyet görevlisi başına düşen kişi sayısı; 115 kişi.
2024 – 2025 eğitim öğretim yılında öğretmen sayısı, bir önceki yıla oranla 18.513 artışla 1.187.409’a ulaştı.
“Oyunculuk kutsal bir meslektir” diyen oyuncularla, “Hayır, değildir” diyen meslektaşları, hafta boyunca polemik yaşadı.
Kaynak: Habertürk







