RUSYA’YA KARŞI TAZMİNAT
/
AVRUPALILARIN belleğinde 1938’deki Münih Konferansı hâlâ taze bir hata. Britanya, Fransa ve İtalya, Hitler’i durduracağını düşünerek Çekoslovakya’nın bir kısmını Almanya’ya vermeyi kabul etmişlerdi. Üstelik masada Çekoslovakya yoktu. Bu anlaşma daha kötü sonuçlar doğurmaktan başka bir işe yaramadı. Almanya durmadı, bir yıl sonra İkinci Dünya Savaşı resmen başlamış oldu. Avrupalı liderler şimdi bunu hatırlatarak kendi yaptıkları tarihi hatayı ABD’nin tekrarlamasını istemiyor. “Saldırgan ülke ödüllendirilmemeli” açıklamasından kastedilen bu.Bu yüzden Putin’in süreci uzatması durumunda yaptırım kartını da masada tutmak istiyorlar. Trump, Alaska’ya gitmeden önce “Anlaşamazsak çok sert yaptırımlar” geliyor diyerek gözdağı vermişti. Önceki gün ise bu konuya girmedi, “Önemli olan savaşın bitmesi” dedi.Avrupalılar ABD’nin ekonomi kartını kullanarak Rusya’yı dize getirebileceği ama Trump’ın buna yanaşmadığı görüşünde.Aynı durum savaş tazminatları için de geçerli. Avrupalılar olası bir barış durumunda Ukrayna için yaptıkları 260 milyar Euro’luk yardıma karşılık caydırıcı bir tazminat peşinde. Trump’ın ise Putin’le bölgenin geleceğine dair farklı planlarından endişe ediyorlar.
UKRAYNA’NIN YENİDEN İNŞASI
/
Her şey yolunda gider, Zelenski, Trump ve Putin masaya oturur ve barış anlaşmasını imzalarsa Avrupa ve ABD açısından yeni bir mücadele başlayacak.Avrupalılar, tıpkı Putin’e karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı gibi Rusya’yı da uluslararası hukuka göre mahkûm ettirip Ukrayna’nın yeniden yapılanmasında aslan payını almak istiyor.Dünya Bankası raporuna göre Ukrayna’nın yeniden inşası için 500 milyar Euro’nun üzerinde bir kaynağa ihtiyacı var.Bu konu Rusya’nın masadan hangi konumda kalkacağına bağlı. Olası Trump, Putin, Zelenski zirvesinden Putin’in “mağlup” bir devlet lideri olarak çıkması pek mümkün görünmüyor. Bu durumda tıpkı yeraltı kaynakları anlaşmasında olduğu gibi üç ülke (Ukrayna muhtemelen zorunlu olarak) kendi arasında anlaşabilir.Tabii bu, Avrupa’nın dışarıda kalması anlamına geliyor. Eğer bu senaryo gerçekleşirse sürecinin dışında kalmak istemeyen Avrupalılar için yeni ve zorlu bir mücadele başlayacak.