
Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kültürel bağları güçlendirme amacıyla T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü, Azerbaycan Cumhuriyeti Medeniyet Bakanlığı, Azerbaycan Cumhuriyeti Sinema Ajansı Başkanlığı, T.C. Bakü Büyükelçiliği’nin destekleri ve Yerli Düşünce Derneği’nin organizasyonu ile gerçekleşen 8. Türkiye-Azerbaycan Türk Film Günleri, geçtiğimiz gün görkemli bir törenle açılışını yaptı.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, Nizami Sinema Merkezi’nde düzenlenen açılış töreninde, etkinliğin onur konuğu, Türk Sineması’nın değerli sanatçısı Hülya Koçyiğit oldu. Azerbaycan halkının büyük bir sevgi ve ilgi gösterdiği törende sanatçıya plaketini ve hediyelerini, Bakü Büyükelçisi Prof. Dr. Birol Akgün ve Bakü Kültür Bakanı Yardımcısı Saadet Yusifova takdim etti. Azerbaycan’ın ünlü ressamı Mehriban Alishova ise Koçyiğit’e kendi yaptığı tabloyu hediye etti.
Sanatçı konuşmasına; “Can kardeşlerim; “Burada olmak benim için büyük şereftir” diyerek başladı. İlk kez Azerbaycan’ı ziyaret ettiğini belirten Koçyiğit; “Beni bu akşam burada, kardeş ülkem Azerbaycan’da ağırladığınız çok teşekkür ediyorum. Türk sineması, sadece bir ülkenin değil; ortak duygularımızın, ortak hikâyelerimizin, sevinçlerimizin ve acılarımızın yansımasıdır. Bugün burada sizlerle buluşmak, aynı dili konuştuğumuz, aynı gönül bağını paylaştığımız bu topraklarda sanatın birleştirici gücünü hissetmek benim için tarif edilemez bir mutluluk. Hayatım boyunca sinema aracılığıyla insanlara dokunmaya, kalplerde bir iz bırakmaya çalıştım. Bu çabamın, burada böyle değerli bir ödülle karşılık bulması, bana büyük bir onur ve güç veriyor. Biz oyuncular için en büyük ödül, halkın sevgisi ve takdiridir. Yaşasın dostluğumuz, yaşasın sanat, yaşasın sinema. Son olarak: Sizi yürekten sevirem” diyerek geceye damga vuran konuşmasıyla ayakta alkışlandı.
Tören sonrası, Yeşilçam’ın unutulmaz eserlerinden, başrolünde Hülya Koçyiğit’in yer aldığı ‘Gelin’ filmi gösterildi.
Bakü’de büyük bir sevgi seliyle karşılaşan Hülya Koçyiğit, söyleşi programlarıyla hem öğrencilerle hem de Azeri halkıyla bir araya geldi. İlk olarak Yunus Emre Enstitüsü’ndeki etkinlikte bulunan sanatçıya, Berk Oktay, Anıl Altan ve Duygu Mercan da eşlik etti.
Azeri kültürünü çok sevdiğini söyleyen sanatçıya, Azeri ve Türk Sineması’nın ortak bir projede buluşmasıyla ilgili görüşleri soruldu. Hülya Koçyiğit; “Biz hepimiz Azeri türküleriyle büyüdük. O türküler bize ortak duygular hissettirdi. İki ayrı devletiz belki ama tek milletiz. Zaman geçtikçe daha çok bir arada olacak ve yakınlaşacağız. Kendimizi tanımak ve tanıtmak için en güzel dil sinema. Gönlüm, Azeriler ve Türkler olarak bir araya gelip; dünyada etki yaratacak, kültürümüzü en doğru şekilde yansıtacak bir ortak projede buluşmayı diliyor” diyerek cevap verdi.
Hülya Koçyiğit, Türk Sineması’nın ve Azeri Sineması’nın Oscar Ödülü kazanma ihtimaliyle ilgili gelen soru üzerine samimi açıklamalarda bulundu. Sanatçı; “Bizi aday adayı olarak gösterdikleri oluyor ama ben maalesef politik seçimler olduğunu düşünüyorum. Biz Azeri ve Türk sinemasını birleştirip, gücümüzü kullanırsak Oscar Ödülü’nü bir gün neden almayalım? Ben olacağına inanıyorum. Dilerim bir gün bu gururu birlikte yaşarız” dedi.
Sanatçı ve oyuncular; söyleşi sonrası Bakü Devlet Üniversitesi, Yabancı Diller Üniversitesi ve Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencileriyle fotoğraf çektirdi.
Hülya Koçyiğit, Berk Oktay, Anıl Altan ve Duygu Mercan’ın söyleşi için ikinci durağı ise, Bilim Türkiye Eğitim Programları’nın uygulandığı yurt dışında açılmış olan ilk bilim merkezi olan Bilim Bakü Merkezi’ydi.Bilim Merkezi’ndeki öğrencilerle bir araya gelen konuklara büyük ilgi gösterildi.
“Bir teklif gelmesine karşın setlere tekrar dönme ihtimaliniz var mı?” sorusu üzerine Hülya Koçyiğit “Ben epeydir film yapmıyorum. İstediğim tarz bir senaryoyla karşılaşmıyorum. Dizi dünyası daha ön planda. Dizilerde teklif edilen karakterlerle de ben çok uyuşmadım. Polemikler yaratan, yasakçı karakterleri oynamak istemiyorum. Toplumda üstesinden gelemediğimiz birçok konu var. Bu konulara el atan bir hikaye olursa, seve seve kabul ederim. Sinema düşündüren ve toplumlara ayna tutan bir sanat. Ülkemizde istemediğimiz, herkesin mustarip olduğu bir konu var. Gangster diye tabir edilen insanlara özenen ve sokaklarda mafya rolü oynayan gençler var. Hepimizi kahreden Mattia Ahmet Minguzzi olayındaki gibi. Eline silah almayı beceren herkes cezasını bulmalı. Belki böyle bir hikayenin içinde olabilirim. Gençleri öne çıkaran, çocuklara değer veren bir kadın olarak bu tür suç işleyenlere karşı kanunların değişmesini temenni ediyorum” diyerek cevap verdi.
Kaynak: Habertürk