
Niyazi Sayın, İstanbul’un meşk geleneği içinde yetişmiş, üslubunu Tanburi Cemil Bey çizgisindeki İstanbul ekolünden besleyerek olgunlaştırmış bir ney üstadıdır. Uzun nefes, perde temizliği, ince vibrato ve makamsal seyre sadakat onun icrasının temel taşlarıdır. Gösterişe değil mana ve kelâmın musikideki karşılığına yönelen bir estetik gözetir. Yıllarca sahnede ve stüdyoda ud virtüözü Necdet Yaşar’la kurduğu zarif diyalog, taksim ve icrada derinlik arayışının sembolü hâline gelmiştir. TRT ve konservatuvar çevrelerinde sürdürdüğü hocalığıyla meşk usulünü titizlikle aktarmış; pek çok öğrenciyi sadece teknik açıdan değil edep, sükût ve dinleyiş terbiyesiyle de yetiştirmiştir. Repertuvarında klasik mirasa öncelik verirken, neyi insan nefesinin en tabiî uzantısı olarak konumlandıran anlayışı, kayıtlarına ve konserlerine içe dönük ama evrensel bir ifade kazandırır. Bu sebeple Sayın, hem icracı hem eğitici kimliğiyle Klasik Türk Musikisi’nin ölçü, zarafet ve derinlik ideallerini bugüne taşıyan başlıca isimlerden biri olarak anılır.